Kula volkanizmasına bağlı oluşan insan ve hayvan ayak izlerinin varlığı, bölgenin önemini arttırarak, korunması gerekli doğal ve kültürel bir değer olduğunu yansıtır. Kula volkanizmasının son döneminde, volkan küllerinden bir tüf tabakası oluşmuştur. İnsan ayak izleri bu tüflerin üzerinde bulunmuştur. Sonradan oluşan bazalt leçeler, bulunan ayak izlerinin korunmasına neden olmuştur.
Ayak izleri MTA Enstitüsünün maden mühendisleri tarafından 1968-69 yılında Demirköprü barajı civarında yaptıkları araştırma sırasında bulunmuştur. 1968 yılında Çakallar Divlit'in bazaltik curufları sahadan dozerle kazılıp alınırken (ki o tarihlerde ekonomik değeri olan bu curuflar inşaat sektöründe aranan piriket yapımı için kullanılmaktaydı) bir seri insan ayak izi bulunmuştur.
1969 yılında ise o bölgede ilk bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Üç insana ait ayak izleri, 5-10 cm kalınlığındaki kül örtüsü üzerinde oluşmuştur. Bu ayak izlerinin 200 civarında olduğu tespit edilmiştir. Ayak izlerine göre iki insan yanyana, yukarıdan aşağıya doğru yürümüşler. Ayak izlerinin arası 50-60 cm. dir. Ayak izleri 41- 42 ayakkabı numarası büyüklüğündedir. Bunlardan 60 kadarı Ankara MTA Doğa Müzesine götürülmüştür.
Yeterli bilinç ve koruma olmadığından çoğu tahrip edilmiş, birkaç tanesi ise Hollandadaki "Amsterdam Doğa Tarihi Müzesi"ne kaçırılmıştır. Şu anda yörede bu izlerden ancak 10-12 tanesinin bulunduğu sanılmaktadır.
Demirköprü baraj gölüne yansıyan simsiyah yüksek konisi ve lav akıntıları ile doğal bir anıt olarak yükselen "Çakallar" volkanının püskürttüğü kül katmanları üzerinde ilk köy kültüründen önce Mezolitik (Avcı - toplayıcı dönem) dönemin insanları olduğu termoluminesans (ısı yoluyla tarihlendirme) yöntemi ile anlaşılmıştır. Yani zamanımızdan 12.000 yıl önce bırakılmış izler olduğu öne sürülmüştür.
Yorumlar
Yorum Gönder